Vasıf Öngören’in Asiye Nasıl Kurtulur? adlı oyununu ilk kez 65-70 yılları arasında Ankara Sanat Tiyatrosunda Zeliha Berksoy’dan seyrettim. Sonrasında, 80’li yıllarda Atıf Yılmaz’ın Müjde Ar’lı sinema versiyonunu izlediğimi de hatırlıyorum.

Asiye

Nereden aklıma geldiyse, konut sektörünü ve kamu-özel sektör işbirliği ile yapılan altyapı projelerini önümüzdeki günlerde kurtarmaya hazırlanan ekonomi yönetiminin yol haritasını görünce hem bu film ve hem de yine Atıf Yılmaz’ın bir diğer kült filmi “Arkadaşım Şeytan” gözümün önüne geldi. İki film arasında bir mantık ilişkisi:-) olmalı mutlaka.

Bu kurtarma operasyonunun iki önemli hedef kitlesi var: Biri siyasi destek alarak özellikle kamu bankalarından riskli kredi kullanan Konut Müteahhitleri. Diğeri de Kamu-Özel Sektör işbirliği modeliyle köprü, otoyol, havalimanı, hastane gibi alt yapı projeleri için hazine garantili döviz kredisi kullanan Altyapı Müteahhitleri. Her iki ayağın da bankalara olan borcu 100 milyar USD’ye yakın. Kabaca yarı yarıya denebilir. Ama altyapı projelerinde devletin verdiği araç geçiş ve gelir garantileri nedeniyle bu Müteahhitlerin riskinin çok daha yüksek olduğunu söylemek mümkün.

Sadece Yavuz Selim ve Osman Gazi köprüleri için hatalı fizibilite nedeniyle her yıl Hazineden 2 milyar TL fazla ek para çıktığını bu işin 25 yıl süreceğini biliyoruz. Tabii benzer modellerle inşa edilmekte olan Şehir Hastaneleri için verilen hasta garantilerine bağlı olarak (daha İngiltere’nin bu sektörde yer alan dev inşaat şirketi Carillion’un iflas haberinin mürekkebi kurumamışken) Devletin nasıl bir ödeme yüküyle karşı karşıya kalacağını bilemiyoruz.

Ekonomi yönetiminin 5 adımdan oluşan kurtarma operasyonunu öğrenince, “Şeytan’ın aklına gelmez bu yol haritası!” diye düşünmeden yapamadım. Bu kadar şeytanlığa akılları eriyorsa, mutlaka ardından bizi nelerin beklediğini de öngörmüş olmaları gerekir değil mi? Bu bir aymazlık mı? Yoksa durum bizim sandığımızdan daha mı kötü?

“Borç, devletin değil özel sektörün” demenin bir anlamı yok. Konut Müteahhitleri de Altyapı Müteahhitleri de borç sarmalına girdiklerinde peşlerinden Bankaları, Merkez Bankasını ve Hazineyi de sürükler, bu açık. Ama bu borcu azaltmaya çalışmak yerine riskli kredileri artırmayı tercih etmenin başka nasıl bir açıklaması olabilir ki?  Yerel seçimler öncesi ekonomiye ve inşaat sektörüne bir can suyu vererek krizin beklenen etkilerini biraz ötelemek akla gelen ilk açıklama.

Ekonomi yönetiminin planladığı ve adım adım uygulamaya koymaya başladığı ifade edilen operasyonun yol haritası için son günlerde bankacılık sektöründe konuşulmaya başlananlar şunlar:

Operasyonun Adımları:

ADIM 1: BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu), portföyünde VDMK (Varlığa Dayalı Menkul Kıymet) bulunduran Bankalara bu kıymetler için uygulanan risk ağırlığını %1.250’den 0’a düşürüyor. Yani riskli kıymet risksiz olarak tanımlanarak DİBS (Devlet İç Borçlanma Senedi) risk seviyesine eşitleniyor.

ADIM 2: SPK (Sermaye Piyasası Kurumu), TKB (Türkiye Kalkınma Bankası) bünyesindeki Varlık Finansman Fonuna 3.250 milyar TL tutarında VDMK ihraç yetkisi veriyor.

ADIM 3: Bankalar, ellerindeki İTMK (İpotek Teminatlı Menkul Kıymet) ihraç edilen bu VDMK’lar ile değiştiriyor.

ADIM 4: T.C. Merkez Bankası, Kamu Bankalarının VDMK’larını teminat olarak kabul ederek risksiz kıymet olan DİBS’ler ile değiştiriyor.

ADIM 5: Merkez Bankasından geri alınan DİBS’ler Borsa İstanbul tahvil piyasasında nakde çevriliyor. Ya da Bankalar ellerindeki bu tahvil ve bonolarla Merkez Bankasından borçlanıyor.

Operasyon Sonrası Senaryo:

Lehman

Kamu Bankaları borç stoklarını artırmaya ve en azından seçimlere kadar, siyasi destekli riskli kredi vermeye devam edecek gibi görünüyor. Bu senaryonun devamında, TKB’nin Varlık Finansman Fonuna verilen ilk 3.250 milyar TL ihraç yetkisinin önümüzdeki aylarda artırılması ve sektöre daha fazla likidite sağlamak amacıyla riskli krediler için türev enstrümanlarla ikincil piyasaların oluşturulmasının gündeme gelebileceğine ve 2008’de yaşanan Mortgage Krizinin benzerinin Türkiye’de de yaşanabileceğine işaret ediliyor.

Son Söz: Asiye’yi kurtarmaya soyunanlar “Şeytan”a bile pabucunu ters giydirmeye mi çalışıyorlar? Ne dersiniz?