Yelkencilikte “Tramola”(*) Tekniğini, iş yaşamıma nasıl uyarladığımdan çok bahsettiğimi ancak, bu süreci ve alınan “tramola” kararının koşullarını yeterince ifade edemediğimi fark ettim. Doğru konuşmak gerekirse “Tramola” iş yaşamında olduğu gibi yelkende de rüzgar üstüne “orsa” giderken, sadece 45 derecelik açılarla bir o yana bir bu yana savrulmak anlamına gelmiyor.

Evet, “tramola” kararı vermeden önce, Skipper/Kaptan/Proje ya da Şirket Yöneticisi 45+45 doksan derecelik açılarda herhangi bir engel olup olmadığına bakar. Bu arada takım da bakar. Çevreyi sürekli gözlemek yelkenciliğin ve iş yaşamının temel ilkesidir. Ama, teknenin yön değiştirirken dönüşü tamamlayabilecek kadar hızı da olmalıdır.
Engel yoksa, komut gelir: Alesta “Tramola”? Yanıt, “Alesta” ise, Dümenci: Tramola’ya başlar.
(*) Tramola, bir denizcilik ve yelkencilik terimi. Hedefi rüzgarın estiği yönde olan yelkenli teknenin hedefine ulaşabilmek için gövde ve arma kapasitesine uygun açılarda rüzgar üstüne, yani orsaya yaptığı manevraya deniyor.
Orsa Seyrin Yelken ve İş Yaşamına Etkileri
Rüzgar üstüne “Orsa” seyir, en yavaş yelken seyridir. Çünkü rüzgar gücünün çoğu tekneyi ileri hareket ettirmek yerine yana yatırmaya harcanır. Yatırma gücü ileri hareket ettirme gücünden 4 kat daha fazladır. Teknenin yana yatmasını engellemeye çalışan 2 güç vardır. Birisi, statik güç: Teknenin altındaki “salma”sı ki, bunu iş yaşamında şirketin alt yapısı, maddi ve manevi gücü ile özdeşleştirebiliriz. Diğeri ise, dinamik güç: Bunu da ekibin teknenin/şirketin dengesine yardımcı olmak amacıyla karşı yöne yaptığı “trapez” hareketine benzetebiliriz. Gerçi, artık yarışlarda yeni gelişen teknolojiler kullanılarak, ekibin dinamik hareketi “trapez” yerine dinamik/”hareketli salma” da kullanılıyor ama olsun, bu kavramı değiştirmiyor.
İlk yelken hocam, adaşım Haluk Işındağ, modeli basitleştirmek için rüzgarın yelkenlerimizi içten basınç uygulayarak ve dıştan, (Bernouilli Kanunu gereği) x3 katı çekme uygulayarak bir yana yatırmaya çalışırken, alttaki “salma”nın denizde yaratığı direnç ile adeta bir zeytin tanesini parmaklarımızla sıkarak çekirdeğinin ileri fırlamasına benzer ileri doğru bir kuvvet/hareket oluşturduğumuzu söylerdi. İş hayatımda, ne zaman zorluklarla karşılaşsam ve kendimi bir sıkışmışlık hissine kapılmış bulsam, bu metaforu hep hatırlar, hep kendimi ileri doğru fırlamaya hazır bir zeytin çekirdeği gibi hissederim. Kulakları çınlasın.

İş yaşamında ve yelkende her ne kadar yeni teknikler ve yaklaşımlar çıkmış olursa olsun, Tekne/Şirket diğer seyirlere oranla daha fazla yatar/bayılır ve bu da ekibi rahatsız eder. Tekne dalgaların etkisiyle, baş-kıç vurur, dalga serpintisi insanları ıslatır. Rüzgar daha şiddetli hissedilir. Dururken 10 knot hızındaki rüzgarı, 45 derece açıyla 8 knot hızla giderken 15-16 knot hisseder üşürsünüz. Pupa seyirde ise ayni rüzgarı bu kez 2-3 knot hisseder ve sıcaklarsınız. Buna ek olarak, tekne yan yattıkça/bayıldıkça rotadan düşersiniz. Bu nedenle hat/rota düzeltmesi yapmak zorunda kalırsınız. Modern elektronik aletlerde bu hat rüzgar ve tekne hızı dikkate alınarak otomatik olarak düzeltilir veya deneyimli yelkenciler, rotanın birkaç derece yukarısına seyir yaparak, “tasarruf” eder ve doğru hedefe varırlar. Ama olsun, yine bu da ifade etmek istediğim kavramı değiştirmiyor. Rüzgar Üstüne Seyir “Orsa”, iş yaşamında da tüm ekibi zorlar, rahatsız eder, sürekli olursa motivasyonunu bozar. Arada “Pupa”, tüm risklerine rağmen iyidir.
“Tramola” Kararını Kim, Ne Zaman Verir?
Tramola kararını iş yaşamında proje yöneticisi, lider, tepe yönetici, teknede ise Skipper/Kaptan verir. Hedefe orsa çekerek, tramolalar ile gitme kararı, zorunlu ve stratejik bir karardır. Rüzgar yönünü değiştirmemiş ise, çevre ve pazar koşulları devam ediyorsa, tramolalar tekrar eden bir rutin haline bile gelmiş olabilir. Ama hangi yönde ne kadar yol gittikten sonra ve ne zaman diğer yöne tramola atacağınız başka bir karar konusudur. Bu kararı da Skipper/Kaptan verir. Kaptan “Alesta Tramola!” (Tramolaya Hazırlan!) komutu verir. Ekip hazırlığını yapar ve “Tramola Hazır!” der. Kaptanın “Tramola!” komutu ile manevra başlar. Genoa yelken trimcileri, ıskota halatlarını bir yönde vinçlerden boşlar, teknenin rüzgar üzerinden dönüşüne paralel diğer yöndeki vinçte toplarlar. Bu işlemde, ekip arasında haberleşme-iletişim unsuru ve yapılan işin duyurulması, askerlikteki emir tekrarı gibi, çok önemlidir. Bazen rüzgarın sesi nedeniyle, bazen kaptanın tehlikeli bir durum karşısında ani bir karar değişikliği nedeniyle, bazen de trimci ekip üyelerinden birinin hatası, gecikmesi vb. nedenlerle manevra baştan tekrarlanmak durumunda kalabilir. Keyif için seyirde isek, sorun yok. Güler geçeriz. Ama yarışta isek, hele de kaptan biraz otoriter, toleranssız ve hatta biraz ağzı bozuk ise, işte o zaman bütün hatlar kopar. Ekip, birbirine girer. Kimi, en candan arkadaş, biraz da duygusal ve sanatçı ruhlu ise, o an küser, aşağı iner. Bazen, sivil itaatsizlik ve münakaşa başlar. Kimi, bir sonraki yarışa gelmez. Bu durumda liderlik kimliği ve ekip içindeki işbirliği ruhu ön plana çıkar.
Yarışlarda da, iş yaşamında da başarıyı getiren de götüren de işte budur.
Tramola Kararında İnce Hesaplar
“Tramola” kararı, yelkende de iş yaşamında olduğu gibi ince, hatta bazen geometrik-trigonometrik, finansal hesaplar gerektirir. Tabii, çevrenizde başka tekne, başka rakip, sığlık-kayalık vb. kritik bir engel yoksa. Şayet varsa, rakibinizin bir sonraki aksiyon planını öngörmek, onu uyarmak ya da onun hareket planına uygun davranmak zorunda kalabilirsiniz. Aksi halde çatışır, belki karaya oturur ya da bir kazaya sebep olursunuz.
Tramola’dan Sonra İnce Ayarlar
Yelken seyrinde teknenin ilerleme kuvvetini artırmak, hızını yükseltmek ya da teknenin yatma-bayılma kuvvetini azaltmak için armaya ve gövdeye gelen kuvvetleri dengelemek üzere yaptığımız ince ayarlamalara “Trim” diyoruz. İş yaşamında da yapıyoruz bu işi. İnanın, gerçekten!. Deneyimli ekip üyeleri, bazen yöneticinin, liderin, kaptanın, skipper’ın talimat vermesini beklemeden, yelkenlerin iki tarafındaki tüylerin pırpırlamasını okuyarak/yorumlayarak, yük altındaki halatlara ince ayar yapıverir. Iskota halatlarını bazen kasarak, bazen boşlayarak. Tek başına bu halatları ayarlamak yeter mi derseniz? Hayır, tabii ki. Tekne hızına çok fazla etki yapmasa da, bu kez teknenin yatma ve bayılma kuvvetini azaltmak ve armaya ve gövdeye gelen kuvvetleri dengelemek üzere ana yelken ve aksesuvarları ile oynamaya başlarız. Tüm bu ince ayarları yapmak üzere, o kadar çeşitli araç-gereç ve teknik kullanırız ki, inanamazsınız. Ana Yelken Arabası, Mandar Gergisi, Pupa Palangası, Alt Yaka, Kaningam, Kıç İstralya, Güngörmez Yakası vb. İş yaşamında da, benzer şekilde yaptığımız bu tür ince ayarlarla, çevre koşullarını dikkate alarak büyüme ve gelişme hızımızı, kurumsal güvenlik ve konfor koşullarımızı optimize ederiz.
Yelken Yarışlarında VMG Hesap Tekniği

Somut bir örnekten gidelim. A noktasından nihai hedefimiz olan B noktasına giderken tramola attığımız yönde 60 derecede 5 deniz mili hız yapabiliyoruz. Bu açıyı 65 dereceye çıkarırsak birazcık daha hızlı gidebiliyor ve 5.2 deniz mili hız yapabiliyoruz ama bu kez de hedeften uzaklaşıyoruz. Basit bir hesapla, 0.2 mil daha yavaş gitsek de hedefe daha hızlı ulaşabildiğimizi anlıyoruz. VMG (Velocity Made Good) olarak adlandırılan bu hesabı (Cos.Açı x Hız = VMG), teknede o telaş ve heyecan içinde sürekli yapmak kolay olmadığı için yeni teknelerde bu hesabı modern elektronik sistemler yapıyor.
İş yaşamında hep bir yarış halinde olduğumuz için Proje ve Şirket Yönetimlerinde de, bu planlama tekniklerinin çok daha sofistike olanlarını kullanıyoruz.
Hayat Hep Yarıştan mı İbaret?

Her zaman, birileriyle yarış halinde mi olmalıyız? Ya hedefe en hızlı ulaşmak gibi bir saplantımız yoksa? Ya hava çok güzel ve yaptığımız seyirden keyif almak istiyorsak. Ya projemizin, şirketimizin, teknemizin ve yelkenlerimizin durumu, ekibimizin ihtiyacı ve morali bizi bir yönde ince hesaplar yapmaya mecbur tutmuyorsa. Ya bir özlü sözün dediği gibi: “Başarı hedef değil, bir yolculuktur” felsefesini benimsemiş isek. O zaman kim takar VMG’yi, rakibini geçmeyi. Belki de, rakibinden geri kalmak, ama örneğin ekibinin moralini o anda yükseltmekle rakibinin eksik moral ile yapacağı bir hata ile daha sonra onun önüne geçeceksin. Kim bilebilir?