P1010177-800x445

Demokrasinin doğum yeri, Antik Yunan’ın ilk şehir devleti Sparta’lı Khilon’un Delphi Tapınağının kapısındaki taşa yontulan ünlü sözüdür “Nosce Te Ipsum: Kendini Bil!”. Sadece iki sözcükten oluşmasına rağmen 2600 yıldır insanların belleğinden silinmemiş. Herkes bunun üzerine düşünüp kafa yormuş. Ama nedense bu sözün bir eylem ve bir teknik içerdiği pek akla gelmemiş.

İnsanın kendini bilmesi ve tanımasının yaşam boyu süren sonsuz bir yolculuk olduğu, “önemli olanın varılacak yer değil bu yolculuğun kendisi olduğu” üzerinde ancak son yıllarda kafa yorulmaya başlanmış.

mutluluk-ve-basari-iliskisi

Khilon’u İzleyen Sokrates ve Öğrencileri Neler Demiş?

Chilon_of_Sparta

Khilon’dan yaklaşık iki yüzyıl sonra onun bu sözünden ilk etkilenen düşünür Sokrates olmuş. “İnsanın kendini bilmesi, erdemli olmasının ön koşuludur ve erdem bilgi ile özdeştir” demiş örneğin. Başka bir ifade ile bilge insanın erdemli olduğunu,  bir eylemin iyi olması için, öncelikle yararlı olması gerektiğini savunmuş. Başka savları da olmuş. “Bir eylemin yararlı olması, kişinin amaçlarına ve beklentilerine karşılık vermesi ile doğru orantılıdır” diye eklemiş. Öğrencisi Platon ve daha sonra onun öğrencisi olan Aristo, “bu öğretinin insanın, insanlığın ortak amaç ve beklentileri üzerinde odaklanması gerektiğini, çünkü bireyin mutluluğunun, toplumun mutluluğuna bağlı olduğunu, ona göre iyi davranışların herkese başarı ve mutluluk getirirken, kötü davranışların da başarısızlık ve endişe getirdiğini” savunmuş.

Harari Ne Demiş?

Son yılların ünlü düşünür ve yazarlarından Yuval Noah Harari, Homo Deus-Yarının Kısa Bir Tarihi kitabında şunları söylüyor. İnsanlığın 3 temel hedefini özetlerken: “Ölümsüzlük, Tanrısallık ve Mutluluk”. Ölümsüzlük ve Tanrısallığa daha epey uzak olduğumuza göre, elle tutulur tek hedefimiz var: O da “Mutlu Olmak”. Mutlu olmak için de insanın bilgi ve erdeme gereksinim duyduğunu, bilginin, insana neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösteren bir yol haritası olduğunu, böyle bir yol haritasına sahip olan insanın da, bile bile kötülük yapmayacağına inanıyor, Harari.

5d9f50d645d2a0b778816304

Kendini bilmek neden bu kadar önemli?

Çünkü kapasitesinin sınırlarını bilen insan, neler yapıp yapamayacağını da bilir. Sınırlarını genişletmek, yapabilirliğini arttırmak gibi bir çaba içinde olması, yani kendini geliştirmesi anlamına geldiğini bilir. Bu arada keşfetmediği yönleri, varlığını hayal dahi edemediği becerileri olabileceğine inanır.

Yani “Kendini bilmek”, önce bunları keşfetmekle başlar.

“Potansiyelini bilmek” ve yaptığı işlerde başarılı olmak insanı müthiş derecede tatmin ve mutlu eden bir şeydir. İnsanlar doğaları gereği mutlu olmayı ister. Ve Harari’nin dediği gibi “Mutluluk, varoluşumuzun en yüksek amacı ve insanın dünyadaki varlığının en temel nedenidir”.

Kendini bilen kişi altından kalkamayacağı işlere girmekten kaçınır mı?

IMG_3079

Kendimden örnekler vereceğim, bu savımı desteklemek için. Ben, hedeflediğim her amaç için önce kendimi tartmakla başlarım işe. Kahraman olmak gibi bir niyetim ve cahil cesaretim yoktur. Ulaşabileceğime inandığım hedeflere adım, adım ve genelde “Tramola” (*) atarak gitmeyi tercih ederim. Daha uzun, daha zahmetli ama daha kendimce daha garantili bir yol izlerim.

(*) Tramola, bir denizcilik ve yelkencilik terimidir. Hedefi rüzgarın estiği yönde olan bir yelkenli teknenin hedefine ulaşabilmek için gövde ve arma kapasitesine uygun açılarda “Rüzgar Üstüne”, yani “Orsa”ya yaptığı manevraya denir. 

Ben meslek yaşamımın önemli bölümünü Proje Yöneticisi olarak genelde rüzgarın geldiği yöne doğru seçtiğim seyirlerde, rüzgarla mücadele ederek geçirdim. Hedeflerim hep iddialı oldu. Hedeflerime hiç en kısa yoldan ya da en kolay yoldan ulaşmadım. Ulaşmak istemedim. Hep emek verdim, çaba gösterdim. Hedefimi gözden kaçırmadan, gereken zamanlarda farklı yönlere “Tramola”lar atmam gerekti. Mutlaka rüzgarın kolayına, “Rüzgar Altı”ndan, arkadan, tam pupaya yakın yönlerden geldiği zamanlar da olmuştur. Ama ben hedefe “Rüzgar Üstü” yani “Orsa” giderken attığım “Tramola”lardan daha çok keyif aldım. Karakterime daha yakın buldum.

Hayallere ve hedeflere giden yolda, “dağa sürünerek çıkan yılan kolay düşmez” derim hep kendime. Bu söze çok inanırım. Yeteneklerimin hedeflerime uygun olup olmadığını araştırır, öğrenirim. Mevcut koşullara göre bir sonraki adımı planlar ve tek başıma değil, mutlaka birlikte olduğum ekiple harekete geçmeyi tercih ederim.

Başarılı ve mutlu insanları diğerlerinden ayıran özellikler nelerdir?

mutluluk-ve-basari-iliskisi

Ben, her ne yapıyorsam, severek yaparım: Yaptığım işe, ticari, maddi ve nesnel çerçevesinin ötesinde bana ve ekibime heyecan verecek bir anlam katarım.

Hedeflerimi hep yüksek tutarım: Belirlediğim hedefe ulaşmak benim için bir yaşam biçimidir. Çok çalışırım.

Harekete geçmeden önce sorgularım: Çıkacak sorunları irdelerim.

Kişisel gelişimim ve ekibimin gelişimine çok önem veririm. Zaman ayırırım.

Olumlu düşünürüm: İnsanları eleştirmek yerine herkesin içinde övmeyi ve motive etmeyi tercih ederim.

Her ne yapacaksam, önce hayal ederim: Hayalimi sanki gerçekleşmiş gibi hisseder ve öyle  davranırım.

Her konuda,  her ortamda ve herkesle işbirliğine açık davranırım.

Engeller beni yıldırmaz, pes etmem: Hep soğukkanlı ve sakin kalırım.

Bir şeyin gerçekleşmesini beklemek yerine, hemen harekete geçer ve çaba gösteririm.

Makul risklere sorumluluk alarak girerim. Boş durmaktansa, “İş yapan insan, hata yapar” der ve yanlış yapmayı göze alırım.

Yanlış yaptığımda moral çöküntüsüne uğramam. Çabuk karar alırım. Düşsem, yelkenlerim yırtılsa, hatta direğim kırılsa, ayni enerjiyle kalkıp yoluma devam etmeye gayret gösteririm.

Yeniliklere ve değişime açık dururum: Bilgi, beceri ve yeteneklerimi geliştirecek alanlarda yenilikler ararım.

Dürüst ve erdemli olmak, benim için her şeyden önce gelir.

Sahip olduklarımın, bana yardımcı olanların ve dostlarımın değerini bilirim.

Öğrenmeyi sever ve sürekli merak ederim. Öğrendiklerimi öğretebilecek seviyeye kadar geliştirir, sadece ekibimi değil, başkalarını da güçlendirmek isterim.

Korkularımdan kaçmam, üstüne üstüne giderim.

Kendimden eminsem, işimi heyecan ve enerjiyle yaparım. İnsanları kolay ikna ederim.

Başarısızlıkta başkalarını suçlamak yerine tüm sorumluluğu kendim üstlenmeyi tercih ederim.

Hedefimden kolay vazgeçmem. Amacıma dört elle sarılırım. Hayallerimin peşinden koşarım.

Başkalarının yaptıklarını kendime mal etmeye çalışmam. İlişkiler ve sosyal medya üzerinden sahte başarılar sağlamak yerine gerçek başarının peşinde koşarım.

Disiplinli, sade ve organize bir yaşamım vardır. Bunun için özveride bulunurum.

Başarmak, kendimi geliştirmek ve rol model olmak için rekabeti göze alırım.

Genelde uzun vadeli ve zaman zaman olağanüstü çabalar göstermekten kaçınmam.

Kendimde ve ekibimdeki stres ve kaygıları yenmek için çaba gösteririm. Ama, olumlu stresi teşvik ederim.

Aşırı mükemmelci olmamaya özen gösteririm. Başa çıkamayacağım engelleri kabul eder, kaygılanmayı bırakır ve duruma hakim olmaya çalışırım.

Yarışlarda olduğu gibi zamanımı iyi kullanır ve yönetirim.

Her konuda ve her üstlendiğim görevde adeta işin sahibi, teknenin kaptanı, proje yöneticisi, girişimci gibi davranırım.

İş yaşamındaki rakiplerimin düşmanım olmadığına ve onlara ihtiyacım olacağını bilirim.

Tek doğrum yoktur. Hatalarımı kabul ederim. Kendimi herkesten akıllı saymam. Alçak gönüllülüğü sever ve evrenin büyüklüğü karşısında kendi küçüklüğümü bilirim.

Hedefe ve sonuca, farklı çözümlerle, farklı rotalarla, farklı tekniklerle de gidilebileceğini bilir ve çözümümü sürekli irdelerim.

Haksızlığa karşıyımdır. Doğru bildiğimi özgürce savunurum.

Rüzgar yoksa ve doğa ve çevre koşulları gerektirdiğinde sabretmesini bilirim.

Özgürümdür: Davranışımla, düşüncemle ve savunduklarımla özgürlüğü severim.

Saygılıyımdır: Kendime ve rakiplerimin hakkına, yasalara, kurallara ve doğaya sonuna kadar saygılıyımdır. Bu şekilde davranmaktan mutluluk duyarım.

Zenginimdir: Vereceğim şeyim ve vereceğim dostum çoktur. Kendimi, spor, sanat, müzik, edebiyat gibi paylaşabileceğim faaliyetlerle beslerim. Her hedefime ve her istediğime kavuşmasam da kendimi zengin hissederim.

Son Sözler: 

Ben gerçekte bildiğiniz anlamda zengin değilim. Üstelik, iş, sosyal ve spor yaşamımda,  her koyduğum hedefime ulaşamadım. Şirketim, sektöründe 1 numara olmadı. Her yarışı kazanamadım. Arzu ettiğim her limana ulaşamadım.

Öyleyse bana “Kendini başarılı, mutlu ve zengin hissetmene neden olan şey ne?” diye sorabilirsiniz. Bir kere ben hayatımın, kendim için önemli olduğuna inandığım birçok alanında çalıştım ve çalışıyorum. Kendime sürekli yeni hedefler belirledim ve hala belirliyorum. Şimdilerde iş yaşamımdaki hedeflerimi küçülttüm ama konferanslar veriyor, kitaplar yazıyorum. Akdeniz ve Ege’nin cennet koyları ve adalarında yelkenlim ile eşimle birlikte geziyorum.

Hayatta hiç birilerinin emriyle istemediğim şeyleri yapmak istemezdim. Atatürk’ün eşsiz sözüne özenir ve “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterim” derdim. Öyle oldum. Düzenli bir aile yaşamım olmasını, çocuklarımın iyi eğitimli ve başarılı insanlar olmasını istedim. Şükürler olsun, şu anda öyleler ve birlikte çok mutluyuz. Birlikte olmaktan keyif aldığım güzel dostlarım var.

Ticari anlamda ve sadece hedeflerime ulaştığımda değil ama hedeflerime doğru gittiğim yolda kendimi zengin, başarılı ve en önemlisi mutlu hissettim. Şimdi de, bana bu duyguyu yaşatan kişisel özelliklerimi dostlarımla paylaşmak istedim.

Belki bunlardan bir ya da bir kaçı sizde de benzer duyguları hissettirmiştir. Kim bilir?